Fas’ta 8 Eylül gecesi meydana gelen 7 büyüklüğündeki depremden 300 bin kişinin etkilendiği tahmin ediliyor. Sektör uzmanlarına göre, depremin etkileri, binaların çoğunda kullanılan geleneksel inşaat yöntemleri nedeniyle daha kötü bir şekilde hissedildi.
Yıkıcı depreminmerkez üssü Marakeş’in yaklaşık 71 kilometre güneybatısındaki Yüksek Atlas Dağları’ydı.Uzmanlar tarafından bu bölgede genellikle tektonik plakaların kenarlarına yakın diğer yerlere kıyasla çok fazla deprem yaşanmadığı belirtiliyor.
Tuğla ve kerpiç yapılar, depreme karşı hassas
Deprem bölgesindeki çevre ve binalar hakkında değerlendirmelerde bulunan Arup Direktör Yardımcısı ve Sismik Tasarım Uzmanı Ziggy Lubkowski, “Bu, yaşanan deprem 12.000 ila 15.000 kişinin ölümüyle sonuçlanan 1960 Agadir olayından bu yana bölgedeki en yıkıcı deprem olarak kaydedildi. Depremin merkez üssü Atlas Dağları’nın güney ucundaki Agadir ile Marakeş arasındaydı, bu nedenle her iki şehir de yer sarsıntısının tüm etkisinden kurtuldu. Konutlarda inşaat malzemesi olarak tuğla ve kerpiç kullanılması muhtemelen birçok çökmeye yol açacaktır. Ne yazık ki tuğla ve kerpiç yapılar, kırılgan yapıları nedeniyle deprem sarsıntılarına karşı çok hassastırlar” dedi.
“Yeni yapılar, yeni sismik bina standartlarına uygun bir şekilde tasarlanmalıdır”
Atlas dağlarının oluşumu ve jeolojisi üzerine araştırmalar yürüten Jesús Galindo-Zaldivar, Reuters Connect ise şunları söyledi: “Deprem hasarını en aza indirmenin en iyi yolu, sismik bina tasarım kurallarını mümkün olan en yüksek sismik aktiviteye dayanacak şekilde geliştirmektir. Bu, binaların ve diğer yapıların şiddetli sarsıntılara karşı daha iyi dayanmasına yardımcı olacaktır. Ayrıca dağ köylerindeki geleneksel evlerin ve kaya yapıların güçlendirilmesi, gelecekteki felaketlerin önlenmesi açısından büyük önem taşıyor. Yeni yapılar, yeni sismik bina standartlarına uygun olarak test edilmeli ve ucuz ve verimli bir şekilde tasarlanmalıdır.”